12 Kasım 2013 Salı

Kuru Gül Yaprağı...


Uzakdoğu'da bir Budist tapınağı...
Sadece bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyor.
Geçerli olan incelik de:
Anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmek.
* * *
Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geliyor.
Kapıda öylece duruyor ve bekliyor.
Hikayede bir ayrıntının daha altının çizilmesi gerekiyor:
O tapınakta sezgisel buluşmalara inanılıyor.
Dolayısıyla kapıda herhangi bir tokmak, çan, zil yok.
Bir süre sonra kapı açılıyor.
İçerideki Budist, kapıda duran yabancıya bakıyor.
Küçük bir selamlaşmadan sonra aralarında sözsüz konuşmalar başlıyor...
* * *
Yabancının dileği anlaşılıyor:
Tapınağa girmek ve orada kalmak.
Budist bir süreliğine ortadan kayboluyor.
Geri döndüğünde elinde ağzına kadar su dolu olan bir kap var.
Kabı, yabancıya uzatıyor.
Bu ne anlama mı geliyor?
- Yeni bir arayıcıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz.
* * *
Yabancı önce bir duruyor.
Salak değil ya, meseleyi anlıyor.
Sonra az ilerdeki tapınağın bahçesine gidiyor.
Yerden bir gül yaprağını alıyor.
Geri dönüyor ve Budist'in elindeki kabın içine bırakıyor.
Ve ne oluyor?
Gül yaprağı suyun üzerinde yüzüyor...
Su taşmıyor.
* * *
Budist saygıyla eğiliyor.
Kapıyı açarak yabancıyı içeri alıyor.
Çünkü suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer var!

*Anonim

"Twitter da gezinirken rastladım bu hikayeye, çok beğendim ve hemen paylaşmak istedim. Ders çıkarabilene!"

5 Haziran 2013 Çarşamba

#...#...#...#...#...#...#...#...#...#...#...


Ne uzun zaman olmuş hiçbirşey yazmayalı, bloğumla ilgilenmeyeli onu farkettim. Aslında şimdide çok bişey yazıcak değilim. Son günlerdeki masum başlayan eylemin bu boyutlara gelmesi hepimizi çok üzdü elbette. Bunun üzerine çok konuşuluyor, yazılıyor, çiziliyor. Ben sadece bir resim paylaşarak tüm düşüncemi anlatabileceğimi umuyorum. En kısa zamanda haklı direnişin güzellikle sonuçlanabilmesi umuduyla...


                             " Kibar Feyzo filminin unutulmaz repliklerindendir (SEN GELME ULAN AYI) "

25 Eylül 2012 Salı

Dünyanın En Güzel Herşeyisin...

 Sen benim kaderimsin,
 Hayata bağlayanımsın,
 Yüzümü güldürenimsin,
 Güç verenimsin,
 Gece huzurla uykuya yatıran,
 Sabah gülümsemeyle uyandıransın,
 Aldığım nefese anlam katanımsın,
 Uykusuz olsam da ayakta tutanımsın,
 Günlerime anlam katanımsın,
 Gülme sebebimsin,
 Hayatıma düzen sokanımsın.
 Dünyanın en güzel her şeyisin;
 En güzel insanı, en güzel canlısı, en güzel eşi,
 En güzel annesi olacaksın.
 Herşeyim oldun,
 Herşeyim olarak kalacaksın...

“Sevgiliden Alıntıdır =) ”

12 Ağustos 2012 Pazar

Seninle Yaşlanmak İstiyorum..


Seninle Yaşlanmak İstiyorum
Seneler geçsin, sen beni bil, ben seni bileyim istiyorum.
Benim olduğu kadar dostlarının, dostlarının olduğu kadar benim ol istiyorum.
Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım.
Yaşayalım ki, öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı.
Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız.
Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız.
Öyle ki, yalnız sıkılmak sıkmalı bizi.
Güzel günlerimizi, evimizde bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız.
Yada bazen dostlarla ucuz biralar içerek...
Böylece yaşamalıyız işte.

Sonra çocuğumuz olmalı,
Düşünsene senin ve benim olan bir canlı.
Geceleri ağladıkça sırayla susturmalıyız.
Sen arada mızıkçılık yapmalısın ve ben söylenerek almalıyım sıranı.
Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız.
Zaman su gibi akıp giderken, herşey yaşanmış bir hayatımız olmalı.
Herşeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden

Mutluda olsa, kötüde olsa, yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı.
Saçlara düşünce aklar, yada gidince aklar, çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden.
Kavgasız, her sabah cinayetle uyanılmayan, sessiz bir yere gitmeliyiz.
Geceleri balkonda denizi seyredip, sandalyelerimizde sallanmalıyız.
Eve gelip benden kahve istemelisin.
Çocuklar gelmeli ziyaretimize, geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız.
Ben, "Bey" demeliyim sana, sende "Hanım".

Öyle sevmelisin ki beni bu yazdıklarım korkutmamalı seni.
Tebessümler açtırmalı yüzünde.
Birgün bu hayatı bırakıp giderken, sadece mutluluk olmalı yüzümüzde.
Birbirimizi sevmenin gururu olmalı herşeyde...

Can YÜCEL


“Can Yücel’in ölümünün 13.yılı anısına…”

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Seni Sordum Yıldızlara..



"Zeki Müren'i dinlerken artık farklı bir pencereden bakıyorum sanki.."

21 Haziran 2012 Perşembe

Öğretmenim Ben..

"Okulun son günü, minik öğrencim Said'le"


"Öğretmenim Ben.."

Lisede hepimizin hayalleri vardı geleceğe dair. Bir arkadaşım Gata’da tıp okuyacaktı;  bir arkadaşım da tıp ama üniversite fark etmez derdi; başka bir arkadaşım odtü metalürji. Ben ne mi istiyodum, ben de eczacı olmak istiyodum.. Ve buna benzer daha niceleri. Kimse demezdi öğretmen olmak istiyorum diye, nedense beğenmezdik öğretmenlik mesleğini. Çevremizde öğretmenlik özellikle “bayan” için en ideal meslek dendiği zaman sinirlerimiz bozulurdu. En nihayetinde geleceğimizi belirleyecek olan,  3 saatlik sınavda cevaplayabileceğimiz sorulardı. Sınav sonuçları açıklandı, kimileri idealleri için tekrar çalıştı tekrar sınava girdi; kimileri de aldığı puana razı olup, puanının yetebileceği yerleri tercih etti.

Bahsettiğim arkadaşlarım ve ben hepimiz öğretmen olduk.  Öğretmenlik bölümünde okurken de anlamadık öğretmenlik mesleğinin değerini. Ama sonra…

Bugünlerde memur atamaları başlamış, arkadaşlarım arıyolar saolsunlar; özel okulda çalışıyorumya devlete geçiyim(sırtını devlete yaslamak mantığı J) istiyoruz. Atanamadım öğretmen olarak, en azından memuriyetten başlayım.. Düşünüyorum, evet mantıklı, tercih yapmalıyım, devlete geçmeliyim, belki de devletin herhangi bir kurumunda bilgisayar işletmeni olarak çalışmalıyım..

Ama ben öğretmenim… Minicik öğrencilerim var benim elleri mouse tan küçük olan, ben ders anlatırken bi anda yanıma gelip komşularının çocuğundan bahseden, yemekhanede yemek yerken beni gördükleri anda “bilgisayar öğretmenimmmmm” diyip el sallayan, sarılmak için birbirini iten..

Öğretmen olmak apayrı bir duygu, apayrı bi dünya’ ymış... Bunu okurken anlamadım, mesleğe başladığım ilk gün anladım. Şimdi ne yapmalıyım, özelde de olsa öğretmenlik mi yapmalıyım yoksa sırtımı devlete mi yaslamalıyım?!!

"Resimlerine her baktığımda tebessüm ettiğimi fark ettim.."


31 Mayıs 2012 Perşembe

Yalan..




..Düşerken duramazsın
Susarken anlatamazsın
Belki de ne bileyim ben
Uzaksan duyamazsın
Bıraksam bulamazsın..